Laf Edelim Ne Demek? Bir Antropolojik Perspektiften Bakış Kültürlerin Derinliklerine Yolculuk: Laf Edelim Laf edelim, kulağa sıradan bir konuşma arzusunu dile getiren basit bir ifade gibi gelse de, aslında çok daha derin kültürel anlamlar taşır. Bu ifadenin, Türkçe’deki kullanım biçimi, insanların ilişkilerindeki samimiyetin, toplumsal yapının ve kültürel ritüellerin bir yansımasıdır. Laf edelim, sadece bir diyalog başlatmak değil; aynı zamanda bir kültürel kodun, toplumsal yapıların ve kimliklerin ifadesidir. Bir antropolog olarak, dilin ve ritüellerin, insan toplulukları arasında nasıl birleştirici bir rol oynadığını keşfetmek oldukça ilginçtir. Laf edelim, aslında bir davet, bir araya gelme isteği ve birbirini anlamanın ritüel bir biçimidir. Laf…
Yorum BırakGüneşli Fikir Dünyası Yazılar
“Gülrû” Ne Demek? Bir Felsefi Yolculuk: Etik, Bilgi ve Varlık Üzerine Düşünceler Bir filozof olarak, her kelimenin yalnızca anlam değil, aynı zamanda bir varlık biçimi taşıdığına inanırım. “Gülrû” kelimesi de bu anlamda sıradan bir sözcük değildir; dilin estetik dokusu içinde, hem duyusal hem de düşünsel bir iz taşır. Gülrû kelimesi, köken olarak Farsça “gül” (gül çiçeği) ve “rû” (yüz) kelimelerinin birleşiminden oluşur; “gül yüzlü” ya da “güle benzeyen yüz” anlamına gelir. Ancak bu tanım, yüzeyde kalan bir açıklamadır. Bir filozofun gözünden bakıldığında “Gülrû”, etik bir ideal, epistemolojik bir algı biçimi ve ontolojik bir varlık tezahürü olarak da okunabilir. Bu yazıda,…
4 YorumKalsiyum Fazlası Vücuttan Nasıl Atılır? Farklı Bakış Açılarıyla Derinlemesine Bir İnceleme Bazı konular vardır ki hem bilimsel hem de insani yönleriyle merak uyandırır. Kalsiyum fazlası da tam olarak böyle bir mesele. Bir yandan doktorlar laboratuvar sonuçlarına bakarak rakamlarla konuşur, diğer yandan insanlar günlük hayatlarında bu fazlalığın etkilerini hisseder. Ben, konulara farklı açılardan bakmayı seven biri olarak, bugün bu meseleyi hem bilimsel hem de toplumsal bir mercekten tartışmak istiyorum. Üstelik bu yazıda hem erkeklerin objektif, veri odaklı yaklaşımını hem de kadınların duygusal ve sosyal bakışlarını karşılaştırarak, daha bütüncül bir tablo çizmeye çalışacağız. Kalsiyum Fazlası Nedir ve Neden Oluşur? Kalsiyum, kemiklerimizin yapı…
4 YorumGözenekli Cilt Hangi Cilt Tipi? Bir Psikoloğun Gözünden Bedenin Sessiz Dili İnsan davranışlarını anlamaya çalışan bir psikolog olarak her zaman şu düşünceye sığınırım: Beden, zihnin aynasıdır. Duygularımız sadece sözlerde değil; yüzümüzde, duruşumuzda, hatta cildimizin yapısında bile kendini gösterir. Bu bağlamda “Gözenekli cilt hangi cilt tipi?” sorusu yalnızca dermatolojik bir merak değil, aynı zamanda insanın iç dünyasının dışavurumudur. Bir yüzün gözenekli olması, yüzeyde fazlalık gibi görünse de derinde bir açıklık, bir geçirgenlik anlamı taşır. Psikolojik açıdan gözenek, tıpkı insan ilişkilerindeki sınırların sembolü gibidir — ne kadar açık, ne kadar geçirgen olduğumuzun bedensel bir göstergesidir. Bilişsel Boyut: Cildi Okumak, Zihni Anlamak Bilişsel…
4 YorumToplumsal Yapının İzinde: Greyder Hangi Ülkeye Ait? Bir araştırmacı olarak kent sokaklarında yürürken insanların ayakkabılarına bakmayı severim. Çünkü ayakkabılar, sadece zemine basan nesneler değildir; ait olduğumuz kültürün, sınıfın, hatta cinsiyet rollerinin sessiz taşıyıcılarıdır. Bu gözlemlerden biri de beni “Greyder” markasına götürdü. Birçok insanın ayağında gördüğüm, dayanıklılığıyla dikkat çeken bu markanın kökenini araştırmak, aslında bir kültürel çözümlemenin kapısını araladı. Greyder’in Kökeni ve Ulusal Kimliği Greyder, Türkiye merkezli bir markadır. 1956 yılında Çorum’da kurulan firma, bugün hem Türkiye’de hem de yurt dışında tanınan bir ayakkabı üreticisidir. Adını, İngilizce “grader” kelimesinden alır — bu kelime bir yandan düzleştirici iş makinesine, bir yandan da…
Yorum BırakHaydi Söyle: “Onu Nasıl Sevdiğimi Kim Söylüyor?” – Sesin, Kalbin ve Geleceğin Hikâyesi Hadi gel, samimi olalım: Hepimizin hayatında bir an var — kalp boğazda düğümlü, dil “söyle” diyor ama ses “kim söylesin?” diye oyalanıyor. Tam orada filizleniyor bu cümle: “Haydi söyle onu nasıl sevdiğimi kim söylüyor?” Ben bugün, bir kahve masasında oturmuşuz gibi, hem geçmişin tozlu kasetlerinden hem bugünün bildirim seslerinden hem de yarının akıllı kulaklıklarından gelen bu sesin peşine düşeceğim. Çünkü bazen aşkın kaderi, kimin söylediğinde gizlidir. — Kökenler: Meyhaneden Radyo Stüdyosuna, Gönülden Gönüle “Haydi söyle” çağrısı, Türkçe’nin en sahici dertleşme kiplerinden biri. Köy odalarında anlatılan hikâyelerde, meddahın…
Yorum BırakAçık Öğretim Sınav Görevi Ücreti Ne Kadar? Edebiyatın Penceresinden Bir Bakış Bir edebiyatçı için kelimeler, dünyanın hem en ağır hem de en zarif yüküdür. Her sözcük, bir insanın emeğini, umudunu ve mücadelesini taşır. Bugün, belki sıradan bir konu gibi görünen Açık Öğretim sınav görevi ücreti üzerine konuşacağız; ama bu yazı, rakamların ötesine geçen bir anlatı olacak. Çünkü edebiyat bize öğretmiştir ki, her ücretin, her görev çağrısının ardında bir insan hikâyesi vardır. Görevin Sessiz Kahramanları: Sınav Gözetmenleri Bir sabahın erken saatlerinde, sınıflara sessizce giren gözetmenler… Ellerinde listeler, yüzlerinde ciddiyet, kalplerinde sorumluluk. Onlar, sınavların görünmeyen yazarları gibidir; her öğrencinin hikâyesinde bir satır,…
Yorum Bırak“I’M Getting Old” Ne Demek? – Siyaset Bilimi Perspektifinden Bir İnceleme Günümüz dünyasında güç ilişkileri ve toplumsal düzen üzerine kafa yoran bir siyaset bilimcisi, insanların yaşlanırken toplumda nasıl bir yer edindiği sorusunu merak eder. Yaşlanmak, bireyin hem toplumsal hem de ekonomik statüsünde değişimlere yol açan bir süreçtir. Bu süreç, sadece bireysel deneyimlerin ötesine geçer; toplumun iktidar yapıları, kurumlar ve ideolojilerle nasıl şekillendiğiyle de doğrudan ilişkilidir. Ancak “I’m getting old” (Yaşlanıyorum) ifadesi, aslında sadece biyolojik bir durumu değil, aynı zamanda toplumsal bir gerçeği de yansıtır: Zamanla değişen güç dinamikleri ve bu dinamiklerin insanlar üzerindeki etkisi. Peki, yaşlanmak yalnızca bireysel bir mesele…
8 YorumGök Bilimci Hangi Üniversitelerde Var? Bilincin Evrenle Dansı Bir psikolog olarak insan zihninin sınırlarını incelerken, bazen laboratuvarın soğuk ışıkları altında bile gökyüzüne bakma ihtiyacı duyarım. Çünkü insanın iç evreniyle dış evren arasında görünmez ama derin bir bağ vardır. Gök bilimciler —ya da bir diğer adıyla astronomlar— yalnızca yıldızları değil, aynı zamanda insanın varoluşsal merakını da gözlemlerler. Onların araştırma alanı aslında bizim bilinçaltımızın bir yansıması gibidir. Peki, bu mesleğin eğitimine hangi üniversitelerde rastlarız ve bu yolculuk psikolojik açıdan neyi temsil eder? — Merakın Kökleri: Bilişsel Psikolojinin Gözüyle Gök Bilimi Bir insan neden gökyüzüne bakar? Bilişsel psikolojiye göre merak, insan beyninin en…
6 YorumTeşvik Bölgeleri Nelerdir? Bilimsel Merakla Ekonomik Dengenin Haritasına Bir Bakış Ekonomi, ilk bakışta rakamların ve politikaların dünyası gibi görünür; ama aslında arkasında insanların yaşam biçimleri, üretim alışkanlıkları ve fırsatlara erişim hikâyeleri vardır. Ben de bugün, bu karmaşık yapıyı sadeleştiren bir merakla yola çıkıyorum: Teşvik bölgeleri nedir, neden vardır ve toplumun geleceğini nasıl şekillendirir? Gel, bu soruya bilimsel bir mercekle ama herkesin anlayabileceği bir dille birlikte bakalım. — Teşvik Bölgeleri: Bilimsel Bir Tanım Ekonomik literatürde “teşvik bölgeleri”, bir ülkenin yatırım dağılımında dengesizlikleri azaltmak için uyguladığı bölgesel destek sistemleri olarak tanımlanır. Amaç, ekonomik faaliyetlerin yalnızca metropollerde yoğunlaşmasını önlemek ve kalkınmayı ülke geneline…
8 Yorum